Medya koruma birimi mi kuralım?

Deneyimli gazeteci Can Dündar, milli maç sonrası gazetecilerin şiddet görmesini kınadı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar bugünkü yazısında, dün milli kaleci Volkan Demirel'in, A Milli Futbol Takımı'nın Kazakistan ile yaptığı maçın ardından stattan ayrılırken, güvenlik elemanlarının basın mensuplarına saldırmasına tepki gösterdi. Dündar yazısında, "Milli maç sonrası çıkış kapısında vahşice gazeteci tekmeleyen azmanlara bakıyorum da…

Bu özel güvenlik terörüne karşı gazeteciler olarak bir karşı güvenlik teşkilatı kurmanın zamanı geldi galiba… " diyerek gazetecilere yönelik saldırılara isyan etti.

İşte Can Dündar'ın bugünkü yazısı:

Medya koruma teşkilatı mı kuralım? Milli maç sonrası çıkış kapısında vahşice gazeteci tekmeleyen azmanlara bakıyorum da… Bu özel güvenlik terörüne karşı gazeteciler olarak bir karşı güvenlik teşkilatı kurmanın zamanı geldi galiba…

Biz çalışırken arkamızı kollayacak, saldırgan özel güvenlik çetelerine insanca muameleyi öğretecek, öğrenmeyenlere müdahale edecek bir “medya koruma birimi”… Çare bu mu yani? Özel güvenlikçilerin birbiriyle savaşı mı var ufukta?

***
Her alandaki özelleştirme salgını, sonunda güvenlik alanında da kamudan büyük bir özel güvenlik ağı yarattı. Rakamları Deniz Kavukçuoğlu verdi geçenlerde: Türkiye’de 256 bin resmi emniyet görevlisi görev yapıyor.

Buna karşın 214 bin özel güvenlik görevlisi var. Maaşını hoyratlığıyla hak etmeye çalışan özel kolluk, kamu gücüne ulaşmış durumda… Üniversite kapısında öğrenci döven de onlar, zeytinini savunan köylüye çivili sopalarla girişen de…

Nasıl olsa hesap soran da yok, ceza veren de… O halde? En iyisi tez elden bir özel güvenlik şirketiyle anlaşıp korumaları birbirinin üzerine salmak mı?

***

Dünkü Taraf, seçimden sonra Silahlı Kuvvetler, Emniyet, MİT ve Jandarma’nın yeni kurulacak “Güvenlik Bakanlığı” şemsiyesi altında toplanacağını haber veriyordu. Özgürlükleri boğan bir polis devleti, “Barış Bakanlığı” kuracak değildi ya…

Toplumu kıskaca almak ve “Başkan”a karşı yükselecek her sesi bastırmak için, koruma ordusunun büyütülmesi, TOMA’larla, tanklarla, silahlarla beslenmesi, Sultan’a bağlı bir yeniçeri ocağı örgütlenmesi şart…

İktidarını ancak muhaliflerini gaza boğarak sürdürebilen “Başkan” bu kadar korkunca, özel sektör de kendi koruma duvarlarını kuruyor tabii… Sonuçta Deniz Kavukçuoğlu’nun deyişiyle “Hitler’in SA fırtına birliklerini andıran suç robotları” piyasayı kaplıyor. “Güvenlik” terörüne karşı güvenliksiziz.

***

Erdoğan, daha 2009’da, “Polis rejimin güvencesidir” cümlesini kurmuştu. “Ordu rejimin güvencesidir” cümlesiyle yetişmiş bizler için büyük ferahlık sayılmazdı. Dipçik gitmiş, cop gelmişti.

Vesayet, üniforma değiştirmişti. Şimdi üstüne bir de kontrolden çıkmış bodyguard ordusunun sopası ekleniyor. Giderek büyüyen ve çığırından çıkan bu azgınlık acilen gemlenmezse, yarın iktidarın başına da bela olması, güvenlik alanında da kamucularla özelcilerin çatışması mukadderdir.

Tercihe zorlanmayalım: Bir toplum “Ya özgürlük ya güvenlik” noktasına getirilirse ne özgürlük olur ne güvenlik…

#

18 Kas 2014 - 16:15 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Turkuaz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Turkuaz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Turkuaz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Turkuaz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.