Melemez gelemez

Dün sabah sabah beni güldürdüler, Allah da onları güldürsün: Sayıları onu aşkın akademisyen ve yazar


Dün sabah sabah beni güldürdüler, Allah da onları güldürsün: Sayıları onu aşkın akademisyen ve yazar "sosyaldemokratlar nasıl iktidara gelebilirler" sorusuna yanıt arıyorlarmış. Haberi veren emekli memur gazetesi de arıyor arıyor da bir türlü bulamıyor.
Kapsamlı bir çalışma hazırlamışlar, yani kimsenin okumayacağı bir kitap çıkarmışlar. On ciltlik bir dizinin ilk kitabıymış.
İsimlerini ilk kez duyduğumuz bu akademisyen ve yazarlar arasında, bu mesleklerle hiçbir ilgisi olmayan emekli büyükelçi, eski dostumuz Ünal Çeviköz'ün de adı geçiyor (dış politikayla ne ilgisi olabileceğini pek kestiremediğimiz CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın dış politika danışmanıydı.)
Eh, başka bir şey söylemeye de gerek kalmadı ama yazıyı bitirelim:
Türkiye 'de bir sosyaldemokrat parti yoktur, kendine sosyaldemokrat süsü vermeye çalışan bir bürokrat partisi vardır.
Bu parti üstelik sağdan sola, soldan sağa çok kolay savrulabilen, kimlik bunalımında olan bir kuruluştur. Çünkü "varlık nedeni" çoktan ortadan kalkmıştır.
Bu parti halka ters düştüğü için 1950 yılında iktidarı kaybetmiştir, altmış altı yıldır da iktidara, özel dönemlerde, ara sıra, ancak "küçük ortak" olabilmektedir, kısa süre sonra gitmek üzere.
1999 seçimlerinde tarih yazmış yani meclis dışı kalmayı bile başarmıştır.
Hiçbir serbest seçimi kazanamamış, ancak sopa zoruyla "tek parti diktası" kurabilmiştir.
Bu partinin bir daha iktidara gelmesi mümkün değildir.
Fakat hiçbir zaman da yokolmayacak, ne uzayacak ne kısalacaktır.
Kaldı ki, bir an için bunların gerçekten sosyaldemokrat olduklarını varsaysak bile...
Sosyaldemokrasi, durmuş oturmuş sanayi toplumlarında geçerli olabilir.
Pastayı daha adil paylaşma çabasıdır.
Türkiye başdöndürücü bir hızla değişen ve gelişen bir ülkedir. Pasta daha yeni yeni pişiyor.
Sınıf değiştirme kanalları, yirmi yıl önceki kadar rahat ve kolay olmasa bile, henüz açıktır.
İşçi sınıfı, kapitalizmin onu "daha iyi yaşattığını" görmüş ve benimsemiştir. Solun geçen yüzyılda sunabildiği "yoksullukta eşitlik" seçeneğinden de çok korkmaktadır.
Böyle bir geçiş döneminde sosyaldemokrasinin hiçbir şansı yoktur ve olamaz.
Hele hele kendine böyle bir maske takmaya çalışan bürokrat partisinin, hiç mi hiç.
Sözkonusu dizinin ilk kitabında "dilimizi yenileyelim" gibi dâhiyane önerileryer alıyor...
Genel başkanınız o dili sabahtan akşama beş kere yeniliyor zaten!
Başkaca, "çağa uygun araçlar oluşturalım", "insanları birleştirelim" falan gibi, her zamanki parlak ve içi boş laflar... "Kişiye özgü devlet anlayışından vazgeçilsin" gibi, cumhurbaşkanına bildik laf çakmalar... Malum terane...
On cilt kitap yazıp zahmete girmenize gerek yoktu tosunlar, bakın biz meseleyi bir sayfada özetledik.
Bayramınız mübarek olsun efendim.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Engin Ardıç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Turkuaz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Turkuaz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Turkuaz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Turkuaz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.